düşler arasında ara

18 Ekim 2005 Salı

Yalnızlık

Hayatta o kadar yalnızsın ki yalnız olduğunu fark ettiğin anda yalnızlığın daha da artıyor. Bu insanlığın ahmaklığından mı kaynaklanıyor yoksa doğasından mı bunu ayrımsayamıyorum ama neden her ikisi de olmasın? Yine de kendi kuvvetsizliğinle o bütünden ayrılmak istiyorsun -ki ahmaklık burada farkına vardığın şeyi kabullenemiyorsun bu ağır geliyor. Bütünden ayrılmak istedikçe parçalanıyorsun ve o bütünün kendin olduğunun da farkında değilsin. Tüm duygularını erirken görüyorsun o yalnızlıkta ve yalnızlaşıyorsun. Bu da işin tabiatı. Biliyorsun yoklaştığını bir şey yapamıyorsun. Oysa birkaç saat önce farkında bile değildin kendinin, kendini yeni önemsemeye başlıyorsun ki, bakıyorsun yakın zamanda kendin diye bir şey kalmayacağını görüyorsun.


Sürünüyorsun, et parçaların taşlara takılıyor toprağa bulaşıyor kanın, kahrolası bir kainatı içinden sızdırıyorsun. Süründükçe toprak sana daha sıcak ve taşlarsa daha keskin geliyor. Yalnızlığını törpüleyemiyor onca çakıl taşı, deliğine varamadan yok olacak yılan gibisin, kendini öyle hissediyorsun. Sonra kulağına kemiklerini sızlatan bir keman sesi geliyor. O kemanın yayı kemiklerin ve ruhun bedenini atsada üzerinden bedenin yalnızlığı yaşıyor ve yaşatıyor kemikten bir yay'la.

Sonra komik bir şekilde "rüyadayım ben" diye kendini avutuyorsun. Oysa sen rüyada değilsin. Bir rüya olduğunun farkında da değilsin Lanetler olsun ki kurtuluşun yok. Yani doğarken tamam ama ölsen bile yalnızsın!!

Kafanı parçalıyorsun düşünmüyor olmak için, parçalar yayıldıkça etrafa sen daha fazla düşünüyorsun yalnızlığı, yalnızlığın yaradılışını…ve yalnızlığın Tanrı'dan geliyor O'nun yalnızlığından ve kocaman bir insanlığın kucak açtığını düşünüyorsun (içinde umut var ya). Oysa bu da 'budalaca' bir yalnızlık -ki insanlık alemi ya da hayvanlar alemi diye bir şey yok, senin için sadece yalnızlık var. Bu kabusun, bu korkuların artık 'sen' oluyor sense yalnızlaşıyorsun yoklaşarak.

İçine sığmıyor nefesin, vermekte de tereddüt ediyorsun aldığın kadarını. Hadi patla!! Patlasana lanet yürek!!. Çok yoruldun, ben bile bıktım bunları anlatmaktan sana. Neyi kanıtlamak istiyorsun, hiç bir şey yapılamayacakken? Neler yaşadığının farkındayım, farkında olmasaydım yalnızlığını yaratırmıydım hiç? Yada tanrısı olumuydum onun?

Kahkahalarımı duyuyormuşsun, senin için değil onlar tanrıyım yaratabilirim her şeyi ama yarattıkça daha da besliyorum şeytaniiliklerin ateşini.

Oysa bir an da olsa başarabilirsin sanmıştım, ama hala kemanın ağıdını duyuyorsun değilmi?… Çığlıkları bile çatlatamıyor yüreğini. Kemik yay da, öyle kolay kolay eriyecek gibi değil. İyi beslemiş yalnızlığın seni sadık bir beden yaratmış ruhuna. Yine de sadakatin son notayı, son olmasına rağmen, yankılayacak o dağdan bu dağa, o yalnızlıktan bu yalnızlığa. Yine de hep bir şeylere sahip olduğunu bilecek, toprağı içinde taşıyan tırnakların; O'nu kendini kazıyarak çoğalttığını. 18.09.2005