düşler arasında ara

29 Ağustos 2013 Perşembe

Öğrendim Ki...


Öğrendim ki... 
Kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsınız. 
Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz, 
Gerisini karşı tarafa bırakırsınız. 
Güveni geliştirmek yıllar alıyor, 
Yıkmak bir dakika.
Hayatında nelere sahip olduğun değil
Kiminle olduğun önemli.
Sevimlilik yaparak 15 dakika kazanmak mümkün
Ama sonrası için bir şeyler bilmek gerek.
Kendini en iyilerle kıyaslamak değil
Kendi en iyinle kıyaslamak sonuç getirir.
İnsanların başına ne geldiği değil
O durumda ne yaptıkları önemli.
Ne kadar küçük dilimlersen dilimle
Her işin iki yüzü var.
Olmak istediğim insan olabilmem
Çok vakit alıyor.
Karşılık vermek
Düşünmekten çok daha basit.
Bütün sevdiklerinle iyi ayrılman gerek
Hangisi son görüşme olacak bilemiyorsun.
'Bittim' dediğin andan itibaren
Pilinin bitmesine daha çok var.
Sen tepkilerini kontrol edemezsen
Tepkilerin hayatını kontrol eder.
Kahraman dediğimiz insanlar
Bir şey yapılması gerektiğinde
Yapılması gerekeni
Şartlar ne olursa olsun yapanlar.
Affetmeyi öğrenmek deneyerek oluyor.
Bazı insanlar sizi çok seviyor
Ama bunu nasıl göstereceğini bilemiyor.
Ne kadar ilgi ve ihtimam gösterseniz
Bazıları hiç karşılık vermiyor.
Para ucuz bir başarı.
En iyi arkadaşla sıkıcı an olmaz.
Düştüğün anda seni tekmeleyeceğini düşündüklerinden bazıları
Kaldırmak için elini uzatır.
İki insan aynı şeye bakıp
Tamamen farklı şeyler görebilir.
Aşık olmanın ve aşkı yaşamanın çok çeşidi vardır.
Her şartta kendisiyle dürüst kalanlar
Daha uzun yol yürüyor.
Hiç tanımadığın insanlar,
iki saat içinde,
senin hayatını değiştirir.
Anlatmak ve yazmak ruhu rahatlatır.
Duvarda asılı diplomalar
İnsanı insan yapmaya yetmez.
Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır.
Karşısındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin
nereden geçtiğini bulmak zor.
Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez.
Gerçek aşkların da!
Tecrübenin kaç yaş günü partisi yaşadığınızla ilgisi yok,
Ne tür deneyimler yaşadığınızla var.
Aile hep insanın yanında olmuyor.
Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz.
Aile her zaman biyolojik değil.
Ne kadar yakın olursa olsunlar
En iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir.
Onları affetmek gerekir.
Bazen başkalarını affetmek yetmiyor.
Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor.
Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın
Dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.
Şartlar ve olaylar,
Kim olduğumuzu etkilemiş olabilir.
Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz.
İki kişi münakaşa ediyorsa,
Bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez.
Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.
Her problem kendi içinde bir fırsat saklar.
Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.
Öğrendim ki...
Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor...

21 Ağustos 2013 Çarşamba

insanların hak ediş ve değer kavramları adına...

insanların hak ediş ve değer kavramları adına;
insanlar hata yapan varlıklar olduğu için, kimse karşısındakinin gerçek değerini bilemez.
tavan değere ulaşana kadar değer verilir, verdiğiniz değer zamanla optimum değere inecektir.tepe noktası eğer alçaktaysa, bu optimum değere inme süreci eğer karşıdaki kişi iki yüzlü cıvık bir şahıs ise hızlı olur, eğer karşıdaki yüzünüze sürekli gülen "akıllı bir parmakta oynatıcı" ise bu değerin optimum değere inmesi daha uzun vakit alır. Değersizliği anlamanız er geç olacaktır, mühim olan kendinizi hiç bir insana haddinden fazla kaptırmamanızdır. ...ki değer veren insanların kendileri olduğu için ve kimse zorla kimseye değer vermediği için bir nevi bunu kendi kendine çözmelidir... genelde gereğinden fazla değer verdiğimizi düşünmeye başladığımız kişi aslında bir zamanlar şu ankinden daha fazla değer vermeyi göze aldığımız kişidir. 
Bir başka yoruma göre; 
insanın şaşkın düşünceler içinde kime, nasıl, tam olarak nereden başlayacağını bilmeden kızmasına yol açan durumdur. onca değer verdiğin insan bir başkası olmuştur bir anda ya da o hep bir başkasıdır da siz bunu yeni farketmişsinizdir. bir süre daha inkar edersiniz, kendinizden şüphelenirsiniz, konduramazsınız, o güzel insanın bunları yapmasını kabullenemezsiniz. ama ne var ki günün sonunda elde kalan onun öküzlüğü ve sizin alt üst olmuş dengeniz, yıpranmış sebep arayan bakışlarınızdır. o aynı şekilde devam ederken hayatına siz değişmişsinizdir bir şeyler öğrenmişsinizdir mutlaka ama hiç de tercih etmediğiniz bi yoldan. ve korkmuşsunuzdur. değer vermek korkutmuştur artık sizi. doğrusunun vermemek olduğuna inanırsınız çünkü hatalı olan sizsinizdir.o küçücük beyni sizin kendinizden şüphe etmenize yetmiştir.uzaklaşırsınız insanlardan, birine güvenmek size göre değildir artık. şunu da çok iyi biliyoruz ki güvenmeden iletişim kurmak imkansızdır koşulsuz güvenme esasına dayanan bir iletişim türü seçilmeli kaybedenin giden olduğu kalanın kalan sahalarla mutluluğa ortak olduğunu biliyor olmalıyız... Koskocaman yüreklere sığdırılmış yoğun sevgi insanlarıyız. herkese yetecek kadar sevgimiz mevcuttur yeter ki alsın insanlar. sevgiyle... 

14 Ağustos 2013 Çarşamba

Ezgime...

seni çok sevdiğim için seninle sevgili olmak istemedim ben, çünkü sevgili olunca bir şeyler yaşayacaktık, paylaşılmışlıklar olacaktı aramızda ,ilişkimizde bir şeyleri tüketecektik, zamanla içimizde bir şeyler soğuyacak ve tutkumuz sönecekti. oysa seninle sevgili olmasaydık sen hep yıllardır aklımda olan o güzel, narin, temiz Ezgim olarak kalacaktın ve bu büyü hep devam edecekti, ne kadar başka hayatların içine girsekte, başka kimselerle ilişkiler yaşasakta sen bir şekilde hatırımda olacaktın, kimi zaman küçük zaman dilimleri içinde de olsa sana dair bir şeyler bana seni hatırlatacaktı ve seni sürekli sevmeye devam edecektim. belkide bu yüzden korkuyordum seninle yeniden bir ilişki yaşamaya. o büyünün o güzelliğin bir gün bitebilme ihtimali bile beni bitirmeye yetiyordu. bir gün çıkıp geldin ansızın. o hayallerimdeki saf temiz hisler, o koku yeniden canlandı bedenimde. bakışın dokunuşun hiç bu kadar gerçek olmamıştı. seni yaşattığım temiz hayalimdeki gibi hala tap taze ve hala tertemiz seviyorum Ezgim. Yani ben seni her şeyden çok seviyorum benim bir tanecik Nişanlım... İyi ki varsın...

12 Ağustos 2013 Pazartesi

Arkadaşlar bir dakikanızı alabilir miyim?

Arkadaşlar bir dakikanızı alabilir miyim? 
Size de sormak istedim...
Nerede o eski arkadaşlıklar? Mahallede komşunun camlarına top atıp kırdığımızda az mı azarlanırdık arkadaşımız için...
Hani çıkarsız bir şekilde en samimi arkadaşlarımızı kollayışımız
Birlikte ağlayıp birlikte güldüğümüz o günler...
Bir simidi beraber paylaştığımız anlar
Hatırlıyor musun o zaman Dünya'nın farkında değildik 
Sanki Dünya kendi etrafında değil bizim etrafımızda dönüyordu...
Ne hatıralar bıraktık geride... Adım atmadığımız toprak parçası kalmadı belkide... Ama ne insanlar eskittik ne yollardan geçtik... yılmadık... bayramlar seyranlar farklıydı eskiden... Birlikte geçirilen onca zamana inat şimdi uzaktan bir alo bile demeyen insanlar var hayatımızda... Nedir ki insanın bir arkadaşlıktan dostluktan beklentisi... Yalnızca paylaşım kanımca... Belki kötü belki güzel anları birlikte paylaşmak güzel gelirdi insana eskiden... kimine göre hayat mücadelesi kimine göre tercih... basit bir deyiş vardı asker ocağında komutanlar bahaneler uyduran askerler için kullanırdı... ne de güzel otururdu ama o kelimeler... "mazeret g*t gibidir, herkesde bulunur..." aslında tüm bunlar yalnızca birer tercihtir... Dobra olmak vardı karşılıksız söyleme vardı... kavgalarımız olurdu belki gerekli belki gereksiz ama mutlaka bir şeyler uğruna değer yada değmez... ne kavgalar gürültüler eşliğinde geldik bu yaşlarımıza... her birimizin belkide bir birimiz üzerinde emekleri vardır... bir "merhaba" uzaktan bile gelse çok değerliydi bizim için...
Bir dakikanızı daha alabilir miyim?
her şeye rağmen en azından arkadaşlıklarımız içtendi
Samimiydik üç kuruş için birbirimizi yediğimiz olmamıştı hiç, Satışa gelmezdik hiç bu günkü gibi..
Yada kendi menfaatimizi düşünüp arkadaşımızı ateşe attığımız görülmezdi..
Oysa her şey ne kadar değişti,
Üzerinde rakam olan kağıt parçaları daha önemli olmuştu arkadaşlıklardan
O kağıt parçasıydı kardeşi bile kardeşe kırdıran 
Bütün güç onda toplanmıştı adeta, 
Barışa arkadaşlığa saflığa gölge düşürmüştü o kağıtlar 
Savaşlar toprak için değil para için çıkar olmuştu, hep daha fazlasını istediler
Hani şu gözünü Asya'ya, Afrika'ya, Ortadoğu'ya diken büyük liderler..!
Dinlerini, İdeolojilerini üç kuruşa satanlar, dostluğu maddiyatla ölçenler,
Maddiyat gözlerini o kadar boyadıki ne arkadaşlık, ne kadın, ne çocuk tanıdılar..
Kayıtsız kalamazdık, biz insandık, biz arkadaştık 
Her şeyimizi alsalar bile, kimsenin gücü bizi ayırmaya yetmez yetmemeli
Biz doğduk arkadaştık, ölene kadar da arkadaş kalacağız..
Bu bazılarının işine gelmese bile...
Böyle düşünmek bile güzel ütopya kalsa bile...!
Hani belki dediğimiz gibi çocuklarımız amca, teyze diyecek bizlere o zamanları da göreceğimiz hayallerimiz vardı... hala olup olmadığı hakkında çok söz söylemek mümkün olmasa bile hayatın insanları uzak bıraktığı gerçeği... mazaretlerin bahenelerin arkasına insanların sığındığı gerçeği belkide asla değişmeyecektir... kafamızı gömdüğümüz sanal dünyadan birbirimize merhaba der olduk... bu kadar değerliyiz birbirimiz için değil mi? an itibariyle kapıya gelen bir dostun merhaba ben geldim demesi yada kardeşim deyip sarılması? ne olduğunu anımsıyorsunuz değil mi? bazen fazla mı duygusal bakıyorum arkadaşlıklara diye düşünüyorum... yada değer yargılarım neticesinde insanlara fazla mı değer veriyorum diyorum... elbette her insanın fikir ve düşünceleri var belkide ortak görüşümüz eskisi kadar birbirimize zaman ayırmadığımız olabilir... bazılarımız bir telefon tuşuna basmaktan bile uzaklarken... yada başka ortamlarda zaman geçirmeyi tercih edebiliyorken biz bir araya gelip kırgınlıklarımızı bile dile getiremeyecek kadar uzaklaşmışız bir birimizden... ne kadar uzaklardayız değil mi... belki kıtaların ayrı oluşu yada farklı semtlerde oturmamız, belki burnumuzun dibindeki insanları bile aylarca göremediğimiz oluyor... oysa hayalimizdeki düşünce ve fikirler bunlardan çok daha fazlasıydı eskiden... bizler mahalle kültürünü bire bir görmüş insanlarız... komşuluğun ne olduğu bilir, sokakta üstümüzü kirlettiğimizde annemizin bize ne diyeceğiniz kestirebilen insanlarız... bizler yeni nesile yada kuşağa göre çok daha şanslı insanlarız... pek çoğumuz yeni bir arkadaş daha sokmuyoruz hayatımıza... elimizdekilerin değeri bilmemiz gerektiğini düşünüyoruz... peki bir birimize bunca değer veriyorken neden bu derece uzağız? 
Evet gene çok konuştum sanırım son bir kaç dakika daha olsun madem... kimse sütten çıkmış ak kaşık değil biliyorum... herkesin hataları yada yanlış düşündükleri olabilir... pekala içimizde büyüttüklerimiz ya bizi zehirlerse zaman içerisinde? Özlediğimiz değerler var arkadaşlarım... en kısa zamanda yeniden hep birlikte olmak dileğiyle... sevgilerimle... zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim... okumayıp salla diyenlere yada yarısında sıkılanlara da teşekkür ederim... her şeye rağmen seviliyorsunuz...