düşler arasında ara

8 Aralık 2011 Perşembe

tanrıça kliea

Artık zamanın üstünden atlıyor çocukluğum.
Yüzümde kırık bir tebessüm, kulağımda yağmur sesi.
Ruhum şehvetli masallar duyumsarken.
Kirlenmiyor giyindiğim ruh elbiseleri.

Açlık,bencilliğimin insani samimiyeti
Olduğundan fazlası değil ki,”Aşk”
Sen dur orada!

Söz istemem kliea’dan öte. Sessiz bir biblo ol.
Tutkunun lanetle andığı çaresizliğimde.

Ben, işlerim erdemin, aslında günahın çocuğu olduğunu.
Şefkatinle beslerim çocuklarımı.
Özgürlük düşünle yıkarım onları.
Zaafların gölgesiyle serinletirim.

Büyür içimde azgın, toprağa aç sarmaşıklar gibi.
Büyür ki, örselenir nahif dokunuşlarınla tenim.
Ama, gör beni. Gözlerim ol,mavinin tonlarında.
Uçarak görelim göçebe kuşların öykülerini.

Duvarların soğuk griliğinden gelen sesin.
Tropikal iklimlerin zengin dokusu.
Orada toplarım ganimetlerimi .
Erzaklarımı taşırım cephelerime.
Sesin bu denli önemli kliea..

Savaşın orta yerinde,açlıktan zaiyat
Veremem işlevsel duygularımı…
Sesini verirken sakın ola acıma!
Merhametin köreltir kılıcımı.
Ego’m keskin bir giyotin olmuşken…
Topraklarımı tırnaklarınla yırtarak doğdun sen.

Ellerin bir kayanın üstünde yosunken,
İçimdeki sahil kentlerinin birinde.
Ben bir deniz düşüyüm,dalgalarım yalpalıyor
Bu somut gerçekler üstünde yosun tutan ellerini

Acıya teslimiyeti gönüllü serserilik bizimkisi
Ellerin şüphesiz tutkumun prömiyeri
Tenin oyunlarımın galası, süslü trajedisi.
Ve ruhların ekildiği verimli topraklarda
Bir özlemle dile anılan, masallarımın
Tanrıçası,kliea olacaksın.

Şimdi
Şehrin kenar mahallerinde vuruyor kış
Usulca sokuluyor kış. Yalın ve samimi.
Seni vuruyor isim takamadığım rüzgarlarıyla.
Yanlız bir korkuyla üşüyorum. Soğuk çarpmıyor bile yüzüme..

Hiç yorum yok: